Eski Öykü: “Deliliğin Binalarında”

Selamlar,

Burayı çok uzun zamandır güncellemediğim için -hâlâ oradaysanız- sizden özür dilerim. Kule’yi biraz daha aktif kullanabileceğim bir döneme girmiş olduğumu umuyorum. Madem yeniden buradayız, 2012 temmuzunda yazdığım ve içime pek de sinmemiş (hatta bana göre lanetli) bir hikâye ile başlayalım dedim.

Yaktığım (cayır cayır) ender öykülerden birisidir Deliliğin Binalarında. Defalarca üzerinden geçip sorunun ne olduğunu bulmaya çalıştığım; ancak her defasında beni sudan çıkmış balığa çeviren, sorunu hissettiren ama göstermeyen bir öykü bu. Belki siz bana yardımcı olabilirsiniz?

Bu arada öykünün lanetinin bir parçası olarak, geçtiğimiz günlerde, “En azından online bir dergiye göndereyim,” dediğim sevgili hikâyem başka birisinin imzasıyla yayınlanmış bulundu. Bu imzaya ve dergiye itibar etmemenizi öneririm.

“Karanlığı kaşıkla yiyebilirim sanki. Akşam yemeğinde dürüm yedim ve karanlığı kaşıklamak istemiyorum. Karanlık ağır gelir bu saatte. Ama düşününce, karanlığı başka hangi saatte yiyebilirsiniz ki?”

Bu lanetli ve çirkin öyküye Kule sınırları içerisinde buradan ulaşabilirsiniz.

Umarım hatanın nerede olduğunu görmeme yardımcı olur ve beni mazur görürsünüz.

Mümkünse hâlâ, keyifle okumalar dilerim!

Bir Yorum Yap