Hayal Kıran

Bir hayalin daha solmasını izlerken mutlulukla gülümsedi Lexter. Bu kez masa başında yazdığı kitapları imzalayan bir gencin hayali solmuştu… Genç o kadar mutluydu ki yüzü etrafa ışık saçıyordu. Uzun boyluydu. Saçları siyah, gözleri koyu kahverengiydi.

Lexter’in daha önceki hayallerden aşina olduğu siyah bir tişört giymişti genç. Lexter bir an durdu ve düşündü. Bu aşina olduğu kişi, o kadar çok hayal bağışlamıştı ki ona. Bir an sebebini merak etti şekilsiz gölge Lexter.

Ve sonra solan bir başka hayali incelemek için duyularını başka bir tarafa yönlendirdi. Yeni gelen hayal, şekilsiz gölgenin en çok sevdiklerindendi: Para içinde yüzen bir adam. Büyük bir havuz ağzına kadar parayla doldurulmuş ve adam içinde batmamak için çırpınırken zevkle bağırıyordu.

Gölge Lexter, “Ahmak,” diye mırıldandı. Bu hayalde solarken duyularını bu kez başka bir hayale göndermişti. Hayaller Salonu’nda kalan iki düzine hayalden birisine… Bu da klasiklerdendi. Büyük bir okul, sıkı bir tören. Başka bir genç mezun oluyordu. Fesler havaya fırlatıldığında, bu hayal de hiçlik denizine çıkmamak üzere dalmıştı.

Silinen hayallerin verdiği tat damağında kalırken başka bir hayal aradı duyuları. Bu kez silinmeye yüz tutmuş ve Lexter’ın hiç haz etmediği hayallerden birisi karşıladı onu. Yeni evli bir çift… Çok masum duruyorlardı ve bir o kadar da mutlu.

Şekilsiz gölge aynı aşinalığı tadarken bu hayalde soluklaştı. Gene aynı kişiydi… ve hayal tamamen yok oldu.

Bir zamanlar sınırları sonsuzlukla çizilmiş bu salonda, sayısız hayal vardı. Öyle hayallerdi ki bunlar, Lexter duyularını gönderip günlerce seyrettiği oluyordu. Gölge o zamanlar kötülüğe hizmet etmiyor, her hayali büyük zevkle koruyordu. Ancak tüm çabalarına rağmen dünya insanları hayalleri katlediyor, onun benliğini karanlıkla süslüyordu.

Şimdi geride kalmış bir avuç hayale uzandı tek tek. Sonuç tahmin ettiği gibiydi. Tüm hayaller aynı gencindi. Gence kendince bir saygı duydu Lexter. Dünya üzerinde hayallerini muhafaza edebilmiş tek insan… fakat her silinmiş hayalle daha da kararmış olan gölge, bir an önce sona ulaşmayı istiyordu.

Sonra alışık olduğu bir şey hissetti. Tüm hayaller aynı anda silikleşmeye başlamıştı. Yüzler bulanıyor, şekiller iç içe geçiyordu. Su gibi berrak olan hayaller şimdi bir bulamaca düşmüş gibiydi.

Hayal Kıran neşeyle çığlık attı. Ve tüm hayaller aynı anda silindi sahneden. Hayal oyunu bitmiş ve kazanan Hayal Kıran olmuştu.

Ve kaybeden, artık kazanmak ya da kaybetmenin anlamını bile şekillendiremeyen insanoğluydu. Şimdi yeni oyunlar başlıyordu. Yeni ve kaos dolu oyunlar…

SON
Ağustos 2008

Bir Yorum Yap