Yeni Öykü: “Gedikli Girdapları Kokusuz Plaklarla Besledim”
Marşandiz #3‘te bir öykümle yer aldım ben de. Uzuuuun bir aradan sonra gerçekten güvendiğim bir hikâye kaleme almak kısa süreliğine de olsa huzur verdi, yalan yok. Sanırım “İçimizdeki Bayramoğullarını Kim Yıktı?“dan bu yana öyle hissetmemiştim. O açıdan değerli bir öykü bu.
“… Gök kaba kelimelerden oluşan bir âlem değildi ama ben kaba bir insan olmanın sınırlarını çok kötü çizmiştim sayın yargıç.
Çok kötü çizdiğim bu gerçeklik algısı içinde, saatlerce dolu bekledim nay bekledim. Bulutların arası ona izin verdiğinde ve aksi su birikintisini dilimlediğinde, kısrağımı dev peynirin ıslandığı noktaya çevirdim.“
“Gedikli Girdapları Kokusuz Plaklarla Besledim“li üçüncü sayımız için dağıtım ağı ve diğer gelişmelere web sitemizden ya da Facebook sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
İyi okumalar!
DevamıYeni Öykü: “Parmak Uçları”
Merhaba!
Geçtiğimiz mart ayı 1. sınıf final projemiz için çekmemiz gereken kısa filme bir öykü yazmıştım. Daha sonra hep birlikte bunu senaryolaştırıp filme çektik. İyi kötü bir ilk filmdi bizim için. Değerliydi. Uzun bir macera, büyük bir ders. İşte o kısa filmin öyküsü, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi‘nin 50. Sayısı’nda, “Duvar” temasıyla birlikte yayınlandı.
Saian‘ın “Parmak Uçlarını Kazıtan Kadın” adlı şarkısından esinlendiğim hikâyeme Seçki üzerinden ulaşmak için buraya, Kule üzerinden ulaşmak içinse buraya tıklayabilirsiniz.
Ayrınca filmin afişini görmenizde de bir sakınca bulmuyorum. Senaryolaştırırken öykünün birtakım değişikliklere uğradığını söylemekten de geri durmamalı. Buradan lütfen.
Hepinize iyi okumalar, selamlar!
DevamıYeni Öykü: “Zürafanız Yanıyor Ama Söndürürseniz Uyuyamam”
Nusret Mungan ve onun Munganya‘sını dillendirdiğimiz Marşandiz‘in ikinci sayısında, “Zürafanız Yanıyor Ama Söndürürseniz Uyuyamam” adlı öykümle yer aldım.
“‘Zürafalar,’ diyor, sesi titrek, ‘gitmişler!’
Giderler tabii, diye düşünüyor. Adam soytarı. Her gece cayır cayır yakıyorsunuz hayvanları. Nasıl gitmesinler? Soytarı seyise dönüyor, ‘Nusret Mungan’ın bundan haberi var mı?'”
Dağıtım ağı ve fanzin hakkındaki diğer gelişmelere ulaşmak için web sitemizi ya da Facebook sayfamızı kullanabilirsiniz.
İyi okumalar!
DevamıEski Öykü: “Deliliğin Binalarında”
Selamlar,
Burayı çok uzun zamandır güncellemediğim için -hâlâ oradaysanız- sizden özür dilerim. Kule’yi biraz daha aktif kullanabileceğim bir döneme girmiş olduğumu umuyorum. Madem yeniden buradayız, 2012 temmuzunda yazdığım ve içime pek de sinmemiş (hatta bana göre lanetli) bir hikâye ile başlayalım dedim.
Yaktığım (cayır cayır) ender öykülerden birisidir “Deliliğin Binalarında“. Defalarca üzerinden geçip sorunun ne olduğunu bulmaya çalıştığım; ancak her defasında beni sudan çıkmış balığa çeviren, sorunu hissettiren ama göstermeyen bir öykü bu. Belki siz bana yardımcı olabilirsiniz?
Bu arada öykünün lanetinin bir parçası olarak, geçtiğimiz günlerde, “En azından online bir dergiye göndereyim,” dediğim sevgili hikâyem başka birisinin imzasıyla yayınlanmış bulundu. Bu imzaya ve dergiye itibar etmemenizi öneririm.
“Karanlığı kaşıkla yiyebilirim sanki. Akşam yemeğinde dürüm yedim ve karanlığı kaşıklamak istemiyorum. Karanlık ağır gelir bu saatte. Ama düşününce, karanlığı başka hangi saatte yiyebilirsiniz ki?”
Bu lanetli ve çirkin öyküye Kule sınırları içerisinde buradan ulaşabilirsiniz.
Umarım hatanın nerede olduğunu görmeme yardımcı olur ve beni mazur görürsünüz.
Mümkünse hâlâ, keyifle okumalar dilerim!
DevamıYeni Öykü: “Oh Petunya, Kepenk Giysin Sevgilin!”
Tekrar merhaba,
Gerçeklerle arası iyi olmayan iki aylık edebiyat fanzini Marşandiz‘in Mayıs 2013 tarihli ilk sayısında “Oh Petunya, Kepenk Giysin Sevgilin!” adlı öykümle yer aldım.
“Kepenk giyen adamlarız. Redd-i sevgisi kesinleşmiş, şiyir seven, sayısı her gün artan adamlar. İlk ret genelde yıldızlara gönderir, kepenk giydirir. Oradan bir şekilde gelinir çünkü bir şekilde gelesiniz diye gönderilmişsinizdir. Daha iyi gönderilmek için. Sonrasındaki gönderilişler ilki kadar afili olmaz ama iyi ses getirir. Ardından o sesler tüm seslerinizi alır ve size esaslı bir boşluk bırakır. Kaşıkla yiyebileceğiniz kadar yoğun bir boşluktur bu. Ancak kırılır kaşığınız, boşluğu haddiniz olmadan damlatırsınız üstünüze. Boşluğu yemeye gücünüz yetmez.”
Fanzine ulaşım ve fanzin hakkındaki bilgiler için web sitemizi ya da Facebook sayfamızı kullanabilirsiniz.
Görüşmek üzere!
DevamıYeni Öykü: “Ay Nasıl Çürüdü, Bununla Nasıl Başa Çıktım?” İzafi Dergisi’nde! [Güncelleme]
Merhaba!
Buraya o kadar uzun müddettir güncelleme girmiyorum ki ne kadar mahcup olsam az geliyor. Yine de gözümü karartıp sizlere bu haberi vermeliyim. “Ay Nasıl Çürüdü, Bununla Nasıl Başa Çıktım?” adlı öyküm İki Aylık Edebiyat Kültür Dergisi İzafi‘nin 8. sayısında kendisine yer buldu.
Yeniden anlatabiliyor olduğumu fark etmem açısından değerli bir hikâyeydi bu benim için. Yine de onu bitirdiğimde bir “Tamam, bu öykü çok güzel oldu!”yu hissedemediğimi belirtmem lazım. Olsun. Bu seferlik de böyle olsun. Değerli görüşlerinizi esirgemeyip bana yardımcı olabileceğinizi umuyorum.
İzafi Dergisi‘ne önümüzdeki haftadan itibaren pek çok şehirden ulaşabileceksiniz. Derginin hangi şehirlerde ve hangi kitabevlerinde boy göstereceğine buradan bakabilirsiniz. Derginin kapağına ulaşmak içinse buraya tıklamanız yeterli.
“‘Bir şey mi diyecektiniz?’
‘Bir şey diyecektim.’
‘De hadi.’
‘Ay’ı neden çürüttün ya?'”
Desteğiniz için sonsuz teşekkürler!
19 Mart tarihli güncelleme:
Artık bu hikâyeyi Kule’den okuma şansına da sahipsiniz! Buraya tıklayarak “Ay Nasıl Çürüdü, Bununla Nasıl Başa Çıktım?” öyküsüne ulaşabilirsiniz.
DevamıEski Öykü: “Eftalya Efil ya da Sadece O Kız”
16 Ekim 2011 tarihli “Eftalya Efil ya da Sadece O Kız” başlıklı öykümle Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi‘nin 44. sayısında kendime yer buldum. “Çocuk” temalı seçkide benim hikâyemle birlikte 25 farklı eser bulunuyor. Ölümün çok da iri bir sözcük olmadığına inanan Sevgili Didem Madak‘a ithaf ettiğim; uzun bir süre gün yüzüne çıkmamış olmasına rağmen, gözümdeki değerini yitirmeyen bu öyküyü beğenmenizi umuyorum. Eski bir tarihe ait olmasından ötürü biraz huzursuz olsam da kumların altında kalmasına gönlüm pek de razı olmadı.
Hikâyeye Rıhtım üzerinden ulaşmak için buraya, Kule üzerinden ulaşmak içinse buraya tıklayabilirsiniz.
Keyifli okumalar!
DevamıYeni Öykü: “Ateşli Devreler”
Merhaba,
Gölge e-Dergi‘nin “Değişen Dünya Düzeni” temalı Öykü Özel Sayısı için bir hikâye kaleme aldım. İlk defa bilim kurgu türünde öykü yazmayı denediğim için biraz huzursuzum. Sanırım bu huzursuzluk yazdıklarıma da yansımış olacak ki öykü beni pek de memnun etmedi. Bu yılki başarısız çalışmalarımdan birisi olarak görsem de öyküyü sizden esirgemek istemedim.
Dergiye PDF formatında ulaşmak için buraya, Flash formatında ulaşmak içinse buraya tıklayabilirsiniz. “Ateşli Devreler”, Yunus Kocatepe‘nin güzel illüstrasyonuyla sayfa 45’te. Yunus Kocatepe’ye bu fırsatla bir kez daha teşekkür etmiş olayım.
İyi okumalar.
DevamıYeni Öykü: “İçimdeki Bayramoğullarını Kim Yıktı?”
Merhaba,
Uzun bir süre sonra sizlere yeniden bir öykü haberiyle geliyorum. Beklettiğim için mutsuzum; ama yazdığımdan da bir o kadar umutluyum. “İçimdeki Bayramoğullarını Kim Yıktı?”, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi‘nin Ayna temalı 38. sayısı için yazdığım bir öykü. Kendisi son zamanlarda beni en çok memnun bırakan hikâyelerimden birisidir.
Sizi de memnun bırakmasını diliyorum. Sözü fazla uzatmayacağım, Rıhtım üzerinden okumak için buraya, Kule üzerinden okumak içinse buraya tıklayabilirsiniz.
Teşekküre ederim.
Devamı“Gölgelet: Kurşun Asker”e Teşvik Ödülü!
Xasiork Ölümsüz Öykü ve Türk Fantastik Edebiyatı internet sitelerinin organize ettiği “2011 Kısa Öykü Yarışması” geçtiğimiz gün sonuçlandı. İçinde benim de eski bir öykümü barındıran yedi eş değer hikâye ise teşviğe değer bulunup ödüllendirildi.
Bu vesileyle ta Eylül 2010’da yazıp varlığını bile unuttuğum “Gölgelet: Kurşun Asker” adlı öyküm benim için yeni bir anlam kazandı. Ben de bu hikâyeyi yeniden yâd etmek, hikâyemi teşviğe değer bulan Xasiork ve TFE‘ye ise teşekkür etmek için bu haberi girmek istedim.
“Gölgelet: Kurşun Asker”i okumak isteyenler, hikâyeye buradan ulaşabilirler!
Her şey için teşekkür ederim.
DevamıYeni Öykü: “Sinekli Gülüşler ve Konsomatris Palyaçolar” İzafi Dergi’de! [Güncelleme]
24 Şubat 2012 tarihinde bitirdiğim “Sinekli Gülüşler ve Konsomatris Palyaçolar” başlıklı öyküm, İki Aylık Edebiyat-Kültür Dergisi “İzafi“nin Nisan-Mayıs 2012 sayısında yayımlandı. Böylece ben de ilk defa basılı bir mecrada boy göstermiş olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşamış oldum. Bu açıdan da bende önemli bir yere sahip olan öyküye/dergiye çeşitli kitabevlerinden ulaşabilmeniz mümkün. Dergiyi edinebileceğiniz noktaların listesi için buraya tıklayabilirsiniz. Yahut dergiye ulaşmakta güçlük çekiyorsanız izafiedebiyat@gmail.com mail adresinden yardım da alabiliyorsunuz. Dergi kapağının tam boyutlu halineyse şuradan ulaşabilirsiniz.
Dünyayı çekilir kılan herkese ve her şeye teşekkürler.
21 Haziran tarihli güncelleme:
Artık bu hikâyeyi Kule’den okuma şansına da sahipsiniz! Buraya tıklayarak “Sinekli Gülüşler ve Konsomatris Palyaçolar” öyküsüne tanıklık edebilirsiniz.
DevamıYeni Öykü: “Düzbeyaz Bey’in Kelebek Leşi Koleksiyonu”
Merhaba,
Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi‘nin 35. sayısına “Düzbeyaz Bey’in Kelebek Leşi Koleksiyonu” adlı öykümle konuk oldum. Her defasında farklı şeyler denemekten acayip zevk alıyorum. Şimdilik bunda ne kadar başarılı olduğumu değil, ne kadar keyif aldığımı esas tutuyorum. Âşık olduğunda bedenden oynayan ruhlar ve daha başlamadan kaybeden insanlar için, Düzbeyaz Bey’in hayatına tek nefeslik bir dokunuş atıyoruz bu öyküde.
Hikâyeyi Rıhtım üzerinden okumak için buraya, Kule üzerinden okumak içinse şuraya tıklayabilirsiniz.
Keyifle okuyun.
Devamı